Doğa

Milyonlarca Yıl Önce Dünyayı Yaşanabilir Hale Getiren Bitkilerin Gücü!

Dinozorların yok oluşundan sonra, Dünya’daki yaşam çeşitliliğinin mimarı çiçekli bitkiler (Anjiyospermler) olabilir.

Şu anda yemeklerimizde, içeceklerimizde, kıyafetlerimizde ve binaları inşa etmemiz için kullanılan malzemelere ham madde olan çiçeklerinin büyük bir bölümü, Türkçe de kapalı tohumlular olarak olarak adlandırılan anjiyospermler familyasıdır.

Etimolojik olarak anjiyosperm, bir kılıf içinde tohum üreten bir bitki, başka bir deyişle meyve veren bir bitki anlamına gelir. -Wikipedia

Pennsylvania Eyalet Üniversitesi botanikçisi  Peter Wilf bu konu hakkında ki düşüncelerini ifade ederken şu kelimeleri kullanıyor; ” Bir milyondan fazla böcek türü, arılar ve yaban arıları gibi tozlayıcılar, çekirgeler ve yaprak yiyerek beslenen böcekler veya nektarlarla (bilimsever.com) beslenen kelebekler hayatlarını anjiyospermlere borçludurlar.”

“Ve dahası bu böcekler örümcekler, kertenkeleler, kuşlar ve memeliler tarafından yenilerek diğer türlerin yaşamlarına da etki ederler.”

Yüz milyonlarca yıl önce, mavi gezegende çoğu yaşam türün okyanuslarda yaşadığı öne sürüldü. Gezegenimizin yüzeyinin yüzde 70’inden fazlasını kapladığı düşünüldüğünde çok mantıklı. Fakat günümüzde, yaşam çeşitliliğinin çoğu karalarda bulunuyor.

Bristol Üniversitesi biyoloğu Michael Benton ve meslektaşları, yaklaşık 100 milyon yıl önce meydana geldiği düşünülen bu değişimin öncülüğünü anjiyospermlerin yaptığını savunuyorlar.

Yukarıda ki görselden anlaşılacağı üzere: Anjiyospermlerin gelişimi, modern bitkilerin, mantarların ve hayvanların biyolojik çeşitliliğindeki muazzam genişlemelerle aynı zamana denk geldiği gözlemlenmektedir.

Michael Benton bu konuda; “Çiçekli bitkileri aslında kısa bir süredir görüyor olabiliriz, ancak dinozorların yaşadığı çağın son 70 milyon yılında yaygın olarak yaşadığını gösteren kanıtlar var. Bunun yanında dinozorların çoğunlukla onları yemeyi tercih etmediği onlar yerine eğrelti otlarını ve çam gibi kozalaklı ağaçlar ile beslendiğini düşünüyoruz. Yine de, anjiyospermlerin gerçekten evrimsel süreçte yol almaya başlaması dinozorlar neslinden sonra olabildi.”

Kararsız güneş ışığı düzeyi Rubisco’yu yavaşlatır ve fotosentetik üretkenliği sınırlar

Yok Oluş Ve Yeniden Doğuş

Dünyaya çarpan büyük bir asteroit sebebiyle , deniz türlerinin yüzde 70’i dahil olmak üzere birçok canlı türünü yok oldu; Fakat uzun yıllar sonra hayat yeniden kendine gelmeye başladığında, kazanan böcekler, kuşlar, memeliler ve karadaki sürüngenler oldu.

Pennsylvania Eyalet Üniversitesi botanikçisi Peter Wilf , “Dinozorların ortadan kaybolması ile anjiyospermlerin sürekli ayaklar altında çiğnenmekten kurtulması onların evriminin tetikleyicisi olması çok olası” diyor .

Bilim insanları, bu çiçeklerin evriminin karadaki yaşamı dört ana yolla çeşitlendirmeye yönlendirdiğini düşünüyor.

İlk olarak, çiçekli bitkiler farklı yaşam alanlarına yayıldıkça, evrim onları göz kamaştırıcı bir dizi yeni biçime dönüştürdü. Bu yeni çeşitler, kimyasallar ve üreme stratejileri, etraflarında gelişen diğer yaşam için yeni fırsatlar yarattı.

Anjiyospermlerin üretkenliğinde ki bu artış, daha fazla enerji üretmesi anlamına da geliyor. Sidney Kraliyet Botanik Bahçelerinden evrimsel biyolog Hervé Sauquet, “Ayrıca, kozalaklı ağaçlardan ve akrabalarından çok daha fazla Güneş enerjisi üretebilirler ve bu ekstra enerji tüm ekosisteme fayda sağlayabilir”  diyor .

Yani yeni bitki örtüsünde tozlayıcılar için cazip yüksek enerjili bitkiler, ortaya çıkan yeni gıda kaynakları, bu bitkiler ve hayvanlar arasında birçok karşılıklı ilişki oluşmasına sebep oldu ve biyolojik çeşitlilik için besin zincirinin en üstteki yırtıcılara kadar bir dizi yeni beslenme fırsatı yarattı.

Hervé Sauquet, sözlerinin devamında “Anjiyospermler, başta böcekler olmak üzere kendilerini tozlaştıran hayvanların evrimine de etki ediyor ve binlerce türe ev sahipliği yapan karmaşık orman yapıları inşa edebiliyorlar”  diye açıklıyor  .

 

Son olarak, çiçek açan istilacılar bolca çoğaldıkça, yerel iklimleri de etkilemeye başladılar . Daha yüksek terleme oranları, bitkilerin topraktan daha fazla su çekip onu atmosfere ileterek iklimi ve su döngülerini değiştirdiği anlamına da geliyor.

Anjiyospermlerin gelişimi ıslak tropik coğrafyaların kapsamını artırmasına ve dolayısıyla kurbağalardan mantarlara ve hatta onlardan önce gelen eğrelti otları gibi diğer bitkilere kadar birçok başka türün uygun yaşam alanları bulmasına izin verdi . Bu bir kazan-kazan durumuydu.

Hervé Sauquet, “Anjiyospermlerin aksine çam ailesinden oluşan ormanlar, daha az bitki veya hayvan türü içerir ve muhtemelen hiçbir zaman tür açısından zengin olamazlar ” diyor .

Benton ve meslektaşları, anjiyospermlerin diğer bitkilerden çok daha fazla çeşitlenmesini sağlayan genetik farklılıklar olduğunu düşünüyorlar. Geçmişteki genom duplikasyonlarına (tüm bitkilerde yaygın olan ve daha fazla kromozomla sonuçlanabilen bir olay) rağmen, daha az kromozom içeren nispeten küçük genomlara sahiptirler. Genomlarını azaltan mekanizmalar, çiçekli bitkilerin bu kadar kolay yeni genotipler oluşturmasını sağlayan şey olabilir.

Araştırmacılar, anjiyospermlerin , kozalaklı ağaçlar gibi jimnospermlerden  çok daha yüksek çeşitlilik ve özellik esnekliği  gösterdiğini açıklıyor.

İçte tüm bunlar anjiyospermlerin Dünya’da yepyeni bir yaşam rejimi başlatmasına izin vermiş olabilir. Ve sonunca biz buradayız.

Kaynaklar

  • https://nph.onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/nph.17822
  • http://www.bristol.ac.uk/news/2021/november/flowering-plants-evolution.html

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu